Yıkıcı Teknolojiler – Brad Templeton

0
5222

Singularity Üniversitesi Bilişim ve Network’ler Başkanı Brad Templeton ile konuşmacı olarak geldiği etkinlikte gerçekleştirdiğim keyifli sohbetin özetini aşağıda bulabilirsiniz. Kendisi ayrıca Google’da otonom araçlar stratejisti idi.

Biz bu Singularity konusu ile ilgileniyoruz ama, sizin de değindiğiniz gibi Singularity Üniversitesinin ana hedefi teklik değil, sadece bir isim. Sizin için ve sıradan insanlar için Singularity ne ifade ediyor, bu konudaki görüş ve izlenimlerinizi alabilir miyiz?

Da Vinci Şifresi’nin yazarı yıllar önce, 1980’lerde yapay zekâ üzerine çalışmalar yapan biri olarak daha ileri seviyede yapay zekâ yapabilmek için yapay zekâ üzerinde çalışıyoruz demişti, o dediği, bugün yazılıma dönüştü. Öyle bir zaman gelecek ki yapay zekâ, insandan daha da akıllı bir konuma gelecek ve o zaman önümüze şimdiki anlayışımızın çok ötelerinde bir dünyanın ufukları açılacak. Ancak, bunu anlayabilecek ekipmana şu an sahip değiliz. Buna singularity diyoruz ama bu matematiksel bir teklik değil, bu bir metafor, tanımlanamayan ya da bizlerin anlayamıyacağı bazı şeylerin ötesindeki bir kavram. Buna benzer şeyler daha önce de olmuştu. Atalarımız lisanları geliştirmeye başladıklarında da benzer şeyler yaşanmıştı. O atalarımız, bu günün dünyasını asla anlayamazlar. Çünkü bütün bunları, onlara anlaşılır kılabilecek şeylere sahip değiller. Bu konuda yapılan spekülasyonlar ise bu tip şeyler bir kez daha olursa, bu sefer daha hızlı olacağı yönünde

Singularity Üniversitesinin odaklandığı konular neler, ne tür eğitimler veriliyor?

Singularity Üniversitesinin adı insanların bu konuyla ilgilendiği fikrinden yola çıkılarak belirlenmiş bir isim. Teknolojinin çok hızlı gelişiyor olması sonucu değişimlerin de giderek hız kazanıyor olması. Teknolojik gelişim bugün, geçtiğimiz on seneden çok daha ilerlemiş bir seviyede. Önümüzdeki beş sene içerisinde de şimdikinden çok daha ilerde olacak ve bu böyle sürüp gidecek. Singularity de bunun gerisinde kalmayacak ama önüne de geçmeyecek, içersinde kalacak. Teknoloji, dünyadan, insanlardan ve politikacılardan daha hızlı ilerliyor. Bu kadar hızla değişen bir dünyayı anlayabilmek ve ona ayak uydurabilmek giderek zorlaşıyor. İşte insanlar da bu konuları düşünebilsin ve bu konuda eğitilip çalışabilsin fikrinden yola çıkılarak Singularity ortaya çıkmıştır. İnsanların geleceği daha iyi anlayabilmeleri ve bu hızlı değişimlere nasıl ayak uydurabileceklerini öğrenebilmeleri için onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Tekerleğin icadı dünyada büyük değişikliklere yol açmıştı. Sizce, otonom arabalar da böyle bir çığır açabilecek mi?

Ben bunlara sürücüsüz araba demeyi sevmiyorum çünkü bir zamanlar atsız arabalar gibi aptalca bir deyim vardı ve kısa sürede ortadan kalktı çünkü ortada bir at olmadığını herkes görebiliyordu. Burada önemli olan husus sizin o arabayı sürüyor olmanız değil, o arabanın kendi kendine sizin ayağınıza kadar gelebiliyor olması. Kendi kendini şarj edebilmesi, park etmesi ya da mesafe anlayışının gündemimizden çıkması. Şehirde nasıl yaşadığımız ve bu trafik sıkışıklığı ile nasıl başa çıkabileceğimiz. Yani, olayın bir sürü boyutu ve sonucu var. Evet, kullandığımız arabalar dünyamızın, hayatımızın ve yaşadığımız şehirlerin önemli bir parçasını oluşturuyor. Büyük insan kitlelerinin yaşadığı semtlerde kullanılan arabalar şehri domine ediyorlar ve şekillendiriyorlar. Şayet biz insanların bu, bir yerden bir yere gitme ihtiyacını sayısal teknoloji ile kontrol edebilir hale gelebilirsek, gerek şehir içindeki gerekse şehir dışındaki yaşama şeklimiz önemli ölçüde değişecektir.

Ulaşımın yanı sıra beklediğiniz farklı bir takım teknolojik değişimler olabilir mi?

Biyoloji, koruyucu hekimlik, DNA dizileme, DNA sentezi ve organizma mühendisliği konularında büyük değişimler bekliyorum. Örneğin, Avrupalılar (GDO) dediğimiz Genetiği Değiştirilmiş Organizmalardan biraz korkuyorlar ve uzak duruyorlar ama dünyanın geri kalan kısmının böyle bir endişesi yok. Daha iyi ürünler elde etme, daha sağlıklı tedavi yöntemleri geliştirme, genetik rahatsızlıkları tedavi edebilme potansiyeli giderek artıyor. Sanırım yakın gelecekte yaşlanmayı bile yavaşlatıp hatta tersine çevirebilmeyi başarabileceğiz. Şayet bu gerçekleşirse, ortaya, ulaşımdan daha dramatik sonuçlar çıkabilir.

Bazı kimseler, özellikle de transhumanistler artık ölüm olmayacağını söylüyorlar, siz ne diyorsunuz?

Ölüm olacaktır. Düşünün, eski bir otobüsün altında kalırsanız, ezilip gidersiniz. Ama, gerçekten de yaşlanmanın ve bir çok yetinizin kaybolmaya başladığı bir sürecin ortadan kalkmasını görmek, ağrıların ve acının olmadığı günleri yaşamak son derece keyifli olurdu.

Gençler için neler önerirsiniz? Gelecekleri için ne tür eğitimler alsınlar ve ne tür işlerde çalışmayı hedeflesinler?

Bence esnekliğin geçerli olduğu alanlara yönelsinler çünkü artık günümüzde kariyerler eskiden olduğu kadar uzun ömürlü olamıyorlar. Örneğin fizik bilimine yönelmelerini öneririm. Bu bir çok şeyi daha kolay anlamalarını sağlayacaktır çünkü bir çok alandaki etkin olan konular matematik ve fiziğe dayanmakta, bu tarz bir eğitim onlara fayda sağlayacaktır. Belirli bir takım işler ve hizmetler yakın gelecekte de geçerliliğini koruyacaktır çünkü insanların insanlara hizmet etme ihtiyacı söz konusu. Ama günümüzdeki en akıllıca yolun kısmî imalat işlerinde çalışmak olmadığı çok açık.

Robotlar konusunda pek çok spekülasyon yapılıyor. Bir takım üretim prosesleri artık robotlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bu, insanlar ve onların işleri konusunda bir tehdit oluşturmuyor mu?

Otomasyon insanların işlerini iki yüz yıldan bu yana değiştiriyor. Bu, yeni bir şey değil ki. Şayet çok gerilere gidecek olursanız, işlerin makinalar tarafından yapılacağı öngörüleri 19’uncu yüzyıla dayanır. Bütün bu öngörüler hep yanlış çıkmıştır. Her zaman daha fazla iş alanı yaratılmıştır. İster inanın, ister inanmayın, günümüzde, ilk ATMlerin ortaya çıktığı 30 yıl öncesinden daha fazla banka çalışanı var. İnsanların anlaması gereken husus, kullandığımız cihazlar işimizi elimizden almıyor, sadece işimizi daha kolay yapmamızı sağlıyorlar. Peki, bu sonsuza dek böyle mi sürer? İşte bunu garanti etmek biraz zor. Eğer makineler süreci tersine çevirebilecek ölçüde gelişebilirse ne olur, bilinmez. Yine de, ne zaman artık tipik çalışma sürecinin sonuna geldiği yönünde tahminlerde bulunmaya başlasak, her seferinde yanılıyoruz. Şu anda da aynı durum söz konusu.

Sunumunuzun sonunda bir çok sektörden bahsettiniz. Bunların içinden iki tanesi hakkında görüşlerinizi almak istiyorum, sigorta ve emlâk sektörleri. Sizce bu sektörleri nasıl bir gelecek bekliyor?

Otomobiller konusunda söylediğim bir çok şey aslında bir bütün olarak emlâk sektörü ile de ilgili. Şehirde yaşayan birinin en önemli konusu ulaşım. İşinize yakın olmanız, arkadaşlarınıza, restoranlara, alış-veriş merkezlerine ulaşmanız için harcayacağınız zaman çok önemli. Günümüz dünyasına bir göz attığımızda ise, halen daha şehirlerin birer merkezleri olduğunu ve yerleşim birimlerinin ve banliyölerin çalışma alanlarının bunların etrafında yer aldıklarını görüyoruz. Aslında tüm bu sistemin yaratıcısı arabalar. Arabaların varlığı, insanların farklı yerlerde yaşamalarına olanak sağlıyor. İnsanlar banliyölerde yaşamayı tercih ediyorlar. Amaçları bir şişe süt almak için saatlerce araba kullanmak değil elbette ama, çocukları için, kendileri için bir hayat tarzı arzuluyorlar. Sonuç olarak, her yeni ulaşım aracı şehirleri yeniden şekillendirir. Şunu açıkça ifade etmeliyim ki, ulaşım konusunda ortaya çıkacak yeni teknolojiler, şehirlerimizi yeniden şekillendirmemize yol açacaktır. Bu, daha dramatik bir ölçüde de olabilir.

Teşekkürler.

Bir şey değil.

Sinan Oymacı