GPS Aldatma

0
6722

17 Eylül 2016 günü Dünya ajansları ABD savaş uçaklarının Suriye’nin Deir al-Zour kentindeki hükümet mevzilerini bombalaması sonucu, 80 askerin öldüğünü haber veriyordu. Şaşkınlık uyandıran bu haber için saatler sonra ABD askeri kaynakları yanlışlık oldu dediler.

Daha önce Rus savaş uçakları da gene yanlışlıkla müttefik oldukları Suriye ve YPG (Kürt) mevzilerini bombalamışlardı.

Rus uçaklarının Türkiye sınırını 24 Kasım 2015 öncesindeki ihlalleri de yanlışlık olarak açıklanmıştı. Hatta o tarihte Rus uçağı düşürüldüğünde, Ruslar kendi kayıtlarına göre sınır ihlali olmadığını iddia etmişlerdi.

Bu yanlışlıklar nereden kaynaklanıyor?

Modern savaş uçakları artık genelde GPS diye bilinen küresel navigasyon (konumbulum) uydu sistemlerinden (GNSS, Global Navigation Satellite Systems) alınan koordinat işaretleri ile yollarını ve hedeflerini bulmaktalar.

Şu anda Dünyada aktif olan iki GNSS sistemi var. Bunlardan biri daha yaygın olarak bilinen ABD’nin GPS (Global Positioning System), diğeri ise Rusya’nın Glonass sistemidir. Bunların yanında 2017’den itibaren Avrupa Birliğinin Galileo sistemi kısmi olarak hizmete girmeye başlayacak. Birkaç yıl sonra da Çin’in Beidou sisteminin kullanıma girmesi beklenmekte.

GPS ve Glonass askeri amaçlarla planlanmış ve üretilmiş olup, askeri makamlarca işletilmektedir. Ancak kullanımları belirli düzeyde sivillere de açılmış olup milyonlarca kişi tarafından cep telefonu içinde veya ayrı bir cihaz olarak güvenle kullanılmaktadır. Çin’in Beidou sistemi de GPS ve Glonass gibi askeri kontrol altında olacaktır. Sivil kullanıma açılıp açılmayacağı belirsizdir.

AB tarafından geliştirilen Galileo ise baştan itibaren siviller tarafından planlanmıştır, siviller tarafından kurulmaktadır ve tamamen sivil bir kuruluş tarafından yönetilecektir.

ABD ve Rus askeri makamları GNSS sistemlere o kadar güvenmektedirler ki, bütün seyrüsefer sistemleri, coğrafi bilgiler, koordinatlar, harekat planlamaları ve operasyonlar bu sistemlere dayanmaktadır.

Peki bu sistemlerin alt edilmesi mümkün müdür?

Bu soruyu birkaç kademede yanıtlamak gerekir. Birinci karşı önlem olarak şimdiye kadar söz konusu olan “jamming”, yani daha güçlü gürültü sinyalleri ile uydu sinyallerinin karıştırılması veya baskılanmasıdır. Teknolojik olarak nispeten kolay olan bu yol ile, GNSS cihazları, “jamming” uygulanan bölgede kullanılamaz olur.

Sadece uydu işleticilerinin uygulayabileceği başka bir yol, alıcı cihazların aldatılması ile olur. Böyle bir teknik, geçmiş yıllarda ABD tarafından GPS uyduları için söz konusu olmuş, hatta uygulanmış fakat sonra sakıncalarından dolayı uygulanmayacağı taahhüdünde bulunulmuştu. Selective Availability (SA) denen bu yöntemle gene belirli bir coğrafi bölgede yayın yapan uyduların işaretlerine gürültü eklenmekte, böylece alıcı hatasının çok artması sağlanmaktadır. Normal olarak metreler düzeyinde olan alıcı konum hatası böylece yüzlerle metreye veya birkaç kilometreye çıkmak durumundadır. Uydu işaretlerinin düşman tarafından kendi tarafına karşı kullanılmasının engellenmesi amacını taşıyan bu yöntemi, elbette sadece uyduyu kontrol eden işleticiler, yani ABD, GPS için veya Rusya, Glonass için kullanabilir.

Fakat asıl etkin olacak bir aldatma, teknolojik açıdan çok daha zor olan,  alıcı cihazın gerçek dışı ve istenen bir sahte okuma vermesinin sağlanmasıdır. Eğer üçüncü bir taraf, bu teknolojik düzeyde aldatma yapabiliyorsa, bir uçağın, geminin veya tankın rotasını kaydırabilir, tehlikeli bölgelere sürükleyebilir. Örneğin bir uçağın GPS (veya Glonass) cihazını uzaktan kontrol altına alabilir, uçağın düşman mevzilerini değil kendi mevzilerini bombalamasını sağlayabilir.

Şimdi ilk sorumuza dönersek; yukarıda anlatılan yanlışlıklar nereden kaynaklanmıştır diye sorduğumuzda birkaç yanıt olabilir.

Birincisi insan hatası olacaktır. Hedef bilgileri İHA (İnsansız Hava Aracı) veya arazideki insanlı kaynaklardan alınıp savaş uçaklarına yüklenirken insan veya araç kaynaklı hatalar olabilir.

Bir başka hata kaynağı, arızalanan veya kalibrasyonunu kaybeden cihazlar olabilir. Gerçi sayısal ortamda cihaz arızalarının hemen anlaşılması mümkün olmalıdır.

Geriye tek seçenek kalıyor. Buna göre yanlışlık nedeni dışarıdan aldatılma veya günün terimiyle “hacking” olabilir.

Elektronik ve bilgisayar konusunda Dünyanın en büyük meslek örgütü olan IEEE (Institute of Electronics and Electrical Engineers) tarafından çıkarılan The Institute dergisinin Ağustos 2016 sayısında bu konuda bir makale yer aldı. Yazıya göre ABD’nin Cornell Üniversitesinde bir doktora sonrası çalışanı profesör hocasına GPS’in aldatılabileceğini söyleyip, bu amaçla bir cihaz geliştirmeyi önermiş.

Son derece önemli görülen bu konuda önce FBI haberdar ediliyor. FBI ve diğer bir güvenlik kurumundan alınan izin ve onların gözetimi altında geliştirilen “hacking” başarıyla deneniyor. Akdeniz’deki bir sivil gemi denemesinde gemi kaptanı GPS kullandığında, yavaşça ve habersizce rotasından 400 metre kadar saptırılıyor.

Makalede ABD hükümetinin aldatılamayacak GPS cihazları için şimdi kolları sıvadığı yazılmakta. Ayrıca İran tarafından kazasızca yere indirilerek ele geçirilen bir ABD insansız hava aracının ve körfezde yolunu şaşırıp İranlılar tarafında enterne edilen ABD gemilerinin muhtemelen İran tarafından geliştirilen GPS aldatması ile yollarını şaşırdığı anlatılmakta. Bu teknolojinin Rusya, İran ve Çin tarafından da geliştirildiği iddia edilmekte.

Bu yazılanların ışığında, tekrar Suriye’de, Irak’ta veya Dünyanın bir başka yerinde yeni “koordinat yanılmaları” duyarsak şaşırmayalım.

Prof. Dr. Fuat İnce

 

Önceki İçerikGüneş enerjisi yeni bir çağa giriyor
Sonraki İçerikRolls-Royce Phantom VIII Burada – Bilgiler ve Röportaj
Prof. Dr. Fuat İnce
Boğaziçi Üniversitesinde lisans ve Fulbright bursu ile gittiği ABD’de Illinois Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı. Doktora çalışmaları sırasında pilot brövesi de aldı. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Suudi Arabistan Kral Fahad Petrol ve Mineraller Üniversitesi, savunma sektörü, vakıf üniversitelerinde ve son olarak Marmara Üniversitesinde çalıştı. Hava Harp Okulu ve Harp Akademilerinde bilişim ve uzay konulu dersler verdi. Kurucu başkan olarak bulunduğu TÜBİTAK Bilişim Teknolojileri Enstitüsünde, Gebze ve İstanbul civarına ilk kez internet hizmeti başlatarak, üniversiteler ve bazı firmaların internete bağlanmasına öncülük etti. BM Uzayın Barışçı Amaçlarla Kullanılması Komitesinde Türkiye delegasyonu görevinde bulundu, NATO’da proje ve çalışma gruplarında yer aldı. Bilim ve bilişimle ilgili vakıf ve derneklerde çalıştı. Yurt içi ve yurt dışında bilişim, yazılım ve uzay konularında yayınlanmış makaleleri yanında ‘UZAY, Bir İnsanlık Serüveni’ başlıklı bir kitabı vardır. Ayrıca yedi kitabın da editörlüğünü yapmıştır. Bilim ve teknoloji haberleri üretmeye, tartışma gruplarında yer almaya devam etmektedir.