Gelecekte Sağlık – Daniel Kraft

0
8351

Singularity Üniversitesi Tıp Fakültesi Kürsü Başkanı Daniel Kraft, M.D. ile İstanbul ziyareti esnasında muhteşem bir söyleşi yapma fırsatı buldum.

Merhaba. Siz sağlık sektörüne özel ilgi duyuyorsunuz ve geleceğin alanı da sağlık olacakmış gibi görünüyor. Bizimle bazı görüşlerinizi paylaşır mısınız? Sağlık sektöründe bizi ne gibi yenilikler bekliyor?

Gelecekte sağlık konusu ne tek bir teknolojiden oluşacak ne de bir sorun oluşturacak. Dünyanın bir çok yerinde artık hasta bakımı yerine koruyucu hekimlik konusunun daha fazla önemsenmesi gerekiyor. Bu konuda elde ettiğimiz veriler ne yazık ki çok yetersiz. Sıradan bir tansiyon ölçümü, EKG ya da kan tahlil sonuçlarını bile bazen siz ya da doktorunuz, haftalar sonra görebiliyorsunuz. Bu yüzden de çok duyarlı davranıyoruz. Kalp krizinin, felcin veya kanserin ileri safhasındaki yumrunun oluşmasını bekliyoruz. Ben de diyorum ki; bu konuda eski teknoloji de, yeni teknoloji de ikisi de iç içe ve birlikte gelişiyorlar.

Sağlık ve tıp konusunda bazı şeyleri yeniden keşfetmeli ve yeniden hayal ederek sürekli veriler elde etmeli ve proaktif olmalıyız. Demek istediğim; hastalığın oluşmasını beklemek yerine onu önlemenin çaresini bulmalıyız. Bu da, bütünleşik bir sistemle, yüksek hızlı şebekeler ve akıllı telefonların bir araya gelerek mobil sayısal bir sağlık hizmetinin oluşturulması demek.

Üzerimizde taşıyabildiğimiz cihazlardan ve genetik laboratuvarlarından gelen önemli ölçüde bilgiler bir çeşit büyük veri oluşturmakta. Bu verinin entegrasyonu gerekmekte. Buradaki sorun, tüm bu veriyi bir araya getirip çözümlemek.

Üzerimizde taşıyabileceğimiz cihazlar var, öyle mi?

Evet ve hepsi de benzer işlere yarıyor. Sizin adımlarınızı sayıyor ve uykunuzu izliyorlar. Birey olarak size, kendinizi daha güçlü hissetmenizi sağlayacak olanaklar sunuyorlar. Artık, ne kadar hareket ettiğinizi ya da ne kadar iyi uyuduğunuzu izleme şansına sahipsiniz.

Günümüzde bu bilgiler pek doktorunuza ulaşmıyor ama yakında, yani bir kaç sene içerisinde bu cihazlar sayesinde size reçete yazılabilecek. Tansiyon ölçen bilezikler ya da kan şekerinizi ölçebilen cihazlar veya sizin tıbbi tablonuzu çıkarabilecek aletlerle elde edilen tüm bilgiler sizin sağlık ekibinize ulaşacak. Bu sayede koruyucu önlemler ya da teşhis ve tedavi yönetimi son derece kolaylaşacak. Bu tür teknolojiler yaygınlaşıp, ucuzladıkça işler kolaylaşacak. Artık sizin kolunuzda da benimki gibi kalp atışlarınızı izleyebilen bir kol saati olabilecek. Bu saat aynı zamanda bana, eğer çok uzun süredir oturuyorsam, kalkıp hareket etmem gerektiğini de hatırlatıyor. Zira, günümüzün sigarası çok fazla oturmak…

Üzerinizde şu an kaç cihaz var?

Bu gün için, bir kaç tane, bilirsiniz…

Günlük hayatınızı kastediyorum.

Bazen basitliği tercih ediyorum, yani, bir-iki tane. Ama, telefonumda bile EKG’mi izleyen bir EKG sensörü var. Bu sensör, son bir kaç yıldır pazarda bulabileceklerinizden bir örnek. EKG sonuçlarınızı kaydedebiliyor ve bu değerleri dünyanın herhangi bir yerine gönderebiliyorsunuz.

Sizin de biohacker T-shirt’ünüz var mı?

Elbette var ama ben onu biohacking için değil, ölçüm için kullanıyorum. Eğer ben bu bilgileri alır da, kalbimi daha sağlıklı bir hale getirebilirsem bu biohacking olurdu. Benim T-shirtümde akıllı telefonumla gerçek zamanlı olarak haberleşen bir bant var. Şu an gerçek zamanlı verilerimi izlemeye yarıyor. Kalp atışlarım, EKG değerlerim bu banda kaydediliyor ve istenirse tüm bu veriler rapor haline getirilip dünyanın her yerine gönderilebiliyor. Yani, Istanbul’dan San Fransisco’ya bağlanıp şu anki durumumu, bütün verilerimi bu düşük maliyetli bant sayesinde paylaşabiliyorum ve bu bant evde olsun, hastanede olsun, her yerde kullanılabiliyor.

Bu şey, çok ilgimi çekti, tam olarak nedir bu?

Küçük, yara bandı gibi bir şey. İşte tam şurada duruyor ve bütün yaşamsal verilerimi telefonum vasıtasıyla buluta gönderiyor.

Pazarda kolayca bulunabiliyor mu?

Pazara yeni çıkmaya başladı. Philips gibi şirketler bunu hastane malzemeleri arasında pazarlıyorlar. Bu, bir çok veriden sadece bir tanesi.

Peki bu kadar çok veriyi ne yapacağız? Hiç kimse 7/24 veri izlemesi yapmak istemez. Bu verileri nasıl süzeceğiz ve analizini nasıl yapacağız ve bu farklı bilgiler bir araya geldiğinde neler ifade edecekler?

Biohacking konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bence, bir kaç tür biohacking var. Benim sözünü ettiğim biohacking, verileri toplayıp analiz ettikten sonra, yaşam şeklinizi değiştirmeniz demek.

Buna, genellikle ‘Ölçülebilir Ben’ – Quantified Self – deniyor. Adımlarınızı sayıyor, uykunuzu izliyor, durumunuzu ve ruh halinizi bile kontrol edebiliyor.

Tartışmamız gereken, bu ‘Ölçülebilir Ben’ ‘den ‘Ölçülebilir Sağlık’ – Quantified Health – ‘a geçebilmek. Bu bilgileri nasıl değerlendireceğiz. Topladığımız bilgilerin neye yarayacağını anlamamız gerekiyor. Belki de belli bir gurubun bilgilerini toplayıp, kendimizin ve bir çok insanın yaşam şeklini değiştirmesini sağlamaya çalışmamız gerekiyor. Bunun pratikte de yarar sağlaması gerekiyor. Bazı insanlar için farklı ara yüzler kullanmak gerekebilir.

Teknoloji müptelaları veya biohackerlar tüm bu verilere diğer verilere baktıkları gibi bakabilirler ama, büyükanneniz bu veriyi küçük bir kutu şeklinde ya da kırmızı, sarı ve yeşil ışıklar şeklinde görmek isteyecektir.

Yani, bilgiyi nasıl basitleştireceğiz? Arabanızın kadranındaki arıza ışıkları gibi, gerektiğinde yanıp sizi ikaz edecek ama bunaltıcı da olmayacak. Bir çok insan bir sürü uygulamaya bağlanıp veri nehirleri içerisinde yüzmek istemiyor. Bu verilerin entegre edilmesi gerekiyor, tıpkı arabanızdaki GPS gibi, sağlık yolculuğunuzda sizi taşıyıp yol gösterebilmeli. Eğer, şeker hastalığı ya da kalp yetmezliği gibi herhangi bir sağlık sorununuz varsa, gerçek zamanlı olarak tedavinizde size yardımcı olmalı. Bir çok insan için biohacking bu tür yeni uygulamaları yaşamlarına yansıtabilmek anlamına geliyor.

Genetik bilgilerinizi veya toplanmış bütün verilerinizi bir çok alanda kullanabiliriz. Bazen insanlar bazı cihazları vücutlarına taktırıyorlar. Hatta, bazen bu yenilik, geleneksel tıp dünyasının dışında geliştirilmiş de olabiliyor. Bir çeşit denge söz konusu.

Bu teknolojiyi hangi seviyede kullanabiliyorsunuz? Sadece veri mi topluyorsunuz yoksa bu verileri çözümleyip, yapay zekâlı bir takım programlarla derinlemesine analiz de ediyor musunuz?

Yakında göreceğiz. Apple’ın sağlık kiti – health kit -verileri entegre edebiliyor. Bu çözüm bile eğilimler konusunda bize ışık tutabilir. Şimdiden bazı uygulamalar var; bunlardan biri LARK, L-A-R-K, verilerinize bakıyor ve sonra sizinle konuşmaya başlıyor, “bugün nasılsın, bakalım? Son günlerde fazlaca seyahat ettin galiba, öyle değil mi?” diye sorabiliyor.

Başka bir örnek de, bütün bu çabalardan elle tutulur bir şeyler elde etmek. Kimse bir sürü yere bağlanmayı, üstünde bir sürü cihaz veya uygulama taşımayı, veriler içinde boğulmayı istemiyor.

Örneğin: son günlerde epey hareket etmişim, veriler de bunu gösteriyor. Uykumu da izleyebildiğime göre, demek ki doğru yoldayım. Hele bir de jet lag konusunda bana yardımcı olabilirse, harika olur.

Sonuçta, tek bir şey kullanmıyorum. Bir çok şeyi deneyebilirim. Bazıları, yaptığım egzersizleri bile izleyip değerlendirdikten sonra bana övgüler dizebilir. Bir başkası da, özellikle seyahat ederken, uyumamda bana yardımcı olabilir. Artık her derde deva aletler yerine farklı şeylerle uğraşmak daha ilginç bir hal alabilir. Ben de size artık o aynı haplardan vermeyeceğim. Şuradaki kişiye sizdekinden daha farklı bir cihaz önerebilirim. Kadının şıklığını tamamlayacak bir takı gibi veya erkeğin cüzdanına sığabilecek bir kart gibi.

Sigorta şirketleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Verilerimizi izleyebilmek için gelecekte bu tür cihazları takmamız zorunlu bir hale gelecek mi? Şu an canımız isterse takıyoruz ama, ilerde zorunlu olacak mı?

Bu sözünü ettiğiniz, kaygan bir zemin. Eğer sigorta şirketiniz size, düzenli olarak spor salonuna gidersen, sigarayı bırakırsan ve günde 8000 adım atarsan sana, hiç egzersiz yapmayan, ilaçlarını düzenli kullanmayan ve düzgün bir yaşam sürmeyen herhangi bir kişiden daha ucuz bir poliçe sunuyorum derse, ne yapacaksınız? Herhalde kabul edersiniz.

Ama bazı sistemlerin bunu devre dışı bıraktığını da görüyoruz. Şimdilik burada sayısal bir bitkinlik söz konusu. Bu da her zaman ölçülebilir bir şey. Karşısında da, kişisel mahremiyetler, ahlâk gibi konular yer alıyor. Ortada kesin bir cevap yok. Eğer verilerinizi toplayabiliyorsanız, ve bu sağlık verilerinizi bir takım yerlerle paylaştığınızda bundan belirli değerler ve menfaatler elde ediyorsanız, bence, bir sorun olmamalı.

Biraz da DNA hacking’inden, gen terapisinden ve klonlamadan söz edebilir misiniz?

Artık benzersiz bir çağa girmiş bulunuyoruz, sadece sayısal veriler değil, genomik de söz konusu.

2016 yılının Ekim ayında “Exponential Medicine” (Üstel Tıp) konusunda bir konferans düzenleyeceğiz. Konu ile ilgili web sitesinin adı: Exponential Medicine. Harvard’dan gelecek büyük veri genetikçileri ile 3B baskıları konusunda çalışanları bir araya getireceğiz.

Bugünlerde, genetik konusunda, kalıtsal maliyetler bin dolar seviyelerinde. Yakında bu, yüz dolara inecek. Binlerce hatta milyonlarca insanın genlerini ve bilgilerini bir araya getirdiğimizde koruyucu hekimlik, teşhis ve tedavi yöntemleri konusunda daha çok şey öğrenmiş olacağız.

Artık “Human Longevity Inc.” (İnsan Yaşamını Uzatma) gibi şirketleri görmeye başladık bile. Sizin DNA, bağırsak mikrobiyomlarınız ve prodium yapınız ile ilgili verileri bir araya getirip size veya doktorunuza çok faydalı bilgileri aktarabiliyorlar.

Gen terapisi konusunda hızla ilerliyoruz. CRISPR var, DNA’yı okumakla kalmayıp, yazabiliyoruz da. Genleri değiştirerek Akdeniz anemisi, hatta HIV gibi hastalıkları tedavi edebiliyoruz. Yani, bir çok şey, hızla değişiyor. Hatta bir çok şey, dünyanın beklediğinden ve hazır olduğundan da hızlı ilerliyor.

Geçtiğimiz yıllarda bilgisayar programlamak, çocuklarımız için ne kadar önemli idiyse, sanıyorum önümüzdeki günlerde sentetik biyoloji yani DNA programlama da bir o kadar önemli olacak.

Peki, bu yeniliklerin ve değişimlerin sosyal etkileri sizce nasıl olacak?

Bazen beklenmedik sonuçlar doğurabiliyor.

Eğer genomunuzu yani kalıtımsal biriminizi biliyorsanız, iki yaşında, on yaşında ya da kırk yaşında hangi hastalıkların riskini taşıdığınızı da biliyor olacaksınız. Bu da yaşam şeklinizi tamamen değiştirmenize yol açacaktır.

Parkinson hastalığı tehdidi altında olup da, bu konuda inanılmaz paralar harcayıp araştırmalar yapan Google’ın kurucusu Sergey Brin gibi siz de, hareketli bir hayat yaşayıp egzersiz yapmanın önleyici bir tedbir olduğunu öğrenebileceksiniz.

Kendiniz bir milyarder olmasanız bile küçük katkılarla, belirli hastalıklar konusunda birikmiş bilgilerden fayda sağlayabileceksiniz. Genetik bilgilerinizi öğrenmeniz sayesinde de sağlığınızı en üst seviyelere taşıyabileceksiniz. Veya bu tür bilgilerinizi paylaştığınız sürece bizler de, sizin için bir takım klinik araştırmalarınızı hızlandırabileceğiz.

Örneğin, mikrobiyom bilgileriniz bugün bile obeziteden, psikiyatrik düzensizliklere, hatta bağışıklık sisteminin bozulmasından kaynaklanan hastalıklara kadar bir çok konuda bize kaynak teşkil edebiliyor. Ne kadar katılımcı olursak o kadar eğlenceli bir hayat bizleri bekliyor. Artık bazı arkadaşların uyguladığı gibi eski moda tıbbî araştırmaların sonu geldi.

Parkinson, astım ya da otizm gibi hastalıklar konusundaki bütün araştırma sonuçlarını kolayca indirebilirsiniz. Herkes koruyucu hekimliğin gelişimi konusunda gönüllü veri donörü olarak önemli bir rol oynayabilir.

Daha önce Brad Templeton ile sürücüsüz arabalar konusunda bir söyleşi yapmıştık. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Günümüzde, kendi kendine giden bir arabanın gücünü düşünün. Birbiriyle entegre olan gerçek zamanlı bir sürü veri. Aynı düşünceyi koruyucu hekimlik konusuna aktarsaydık ne olurdu? Kendi kendine koruyucu hekimlik konusu da işte bu veri entegrasyonuna bağlı. Yol haritanız nedir, güzergâhınız ne, nerede kötü hava ile karşılaşacaksınız, nereden dönmeniz gerekiyor? İşte, yine haritanızı toplu verilerle geliştirmeniz gerekiyor. Bu sayede sürüşünüz daha iyi bir seviyeye yükseliyor, trafik sıkışıklığı içerisinde pineklemek zorunda kalmıyorsunuz. Pilotsuz uçaklardan, kendi kendine giden arabalara kadar bütün teknolojik alanlardaki tüm bu işleme metotları koruyucu hekimlik tarlanızın daha verimli bir hale gelmesine yol açıyor.

Gene, büyük veri ve veri analizine gelip dayanıyoruz.

Doğru, çünkü kimse büyük veriyi istemiyor. Büyük veri sizi bunaltabilir. Onun için size gereken bilginin süzülmesi gerekiyor. Eğer akıllı telefonunuz varsa ve açıp da, “Doktor Siri, belim ağrıyor” diyorsanız ve o da sizin kadın olduğunuzu, hatta hamile olduğunuzu, apandisitinizi aldırıp aldırmadığınızı biliyorsa, işler o zaman daha kolaylaşıyor.

Sanırım, iş buralara doğru gidiyor.

Evet, bütün iş veriyi süzebilmek ve size en yararlı olanı bulabilmek. Karşımızdaki en büyük çaba veya en büyük fırsat.

Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?

Sözlerime şöyle son vereceğim.

Ben, Singularity Üniversitesinin tıp dalında çalışan bir doktor olarak çok şanslı bir konumdayım. Gerek www. singularity.org , gerekse www.exponentialmedicine.com bir çok konuda, bir çok programa ve bilgiye sahipler. Yakın gelecekte bu pilotsuz uçakları uçuranlar, medya mensupları, mobil telefoncular, desinatörler, veri bilimcileri, hatta robot teknolojileri ile uğraşanlar gibi çok farklı alanlardaki bir çok bilim insanı, koruyucu hekimlik konusunda bir araya gelecekler. Bütün bu yenilikler koruyucu hekimliğin tüm gezegenimiz çapında geliştirilmesi için uygulamaya sokulacak.

Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Rica ederim.

Sinan Oymacı