Siber Güvenlikte Büyük Patlama

0
155

Yapay zekanın hayatımıza girmesiyle birlikte hepimiz yeni bir başlangıca uyandık. Heyecanlandıran, cezbeden ve zaman zaman da bizleri aşan bazı gelişmeler oluyor. Bunların içerisinde tüm sektörlerdeki kuruluşların dönüşümünü kaçınılmaz kılanlar da var. Dikkat etmek gerekir ki böylesi bir ortamda yapay zekanın (AI) gerçekleştirdiği bu “Big Bang” şirketlerin gözünü kör edebilir.

 

Yapay zeka on yıldan fazla süredir üretkenlikte ciddi kazanımlar yaratmaya devam ediyor. Bununla birlikte son 18 aylık dönemde üretken yapay zekanın geniş çapta benimsenmesi sonucu teknolojide hiper hızlanmaya tanık olduk. Bir McKinsey araştırmasına göre 2023 sonu itibarıyla dünya çapındaki ‘C Level’ yöneticilerin dörtte birinin iş için üretken yapay zeka araçlarını kullandığı tahmin ediliyor. Dünya genelindeki IT çalışanlarının yaklaşık %60’ı ise şimdiden yapay zekadan yararlanıyor.

Yapay zeka tüm kuruluşlar için önemli faydalar sağlarken üretken yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesi bir yandan da siber suçluların saldırılar düzenlerken çalışabilecekleri güçlü ve dinamik bir araç kutusu yaratıyor. Bu durum kötü niyetli aktörlerin daha bilgili, ısrarcı ve hızlı olmalarına imkan veriyor. Palo Alto Networks olarak her gün 2,3 milyon yeni ve tekil tehdit tespit edip 11,3 milyar tehdidi engelliyoruz ve bu sayıların artmaya devam edeceğini öngörüyoruz.

Yapay zeka tehdit ortamının hızla gelişmesini beslemeyi sürdürürken kuruluşları korumak için sağlam, kapsamlı ve isabetli müdahalelerde bulunmalıyız. Bunun için en iyi siber güvenlik platformları, güçlü sektörel ortaklıklar, kanun yapıcılar ve hükümetlerle yakın iş birlikleri gerekecek.

Siber güvenlik ve sosyoekonomik istikrarın korunması

 

Dijital teknolojilerin kamu ve özel sektörde temel bir rol oynadığı düşünüldüğünde sağlam siber güvenlik önlemlerinin uygulanması sosyo-ekonomik istikrarın korunması açısından kritik önem taşıyor. Sonuç olarak bu durum artık dünya çapındaki şirketlerin yönetim kurulları ve liderlik ekipleri için temel bir öncelik oluyor. İş liderlerinin siber olayları 2024 yılının en ciddi iş riski olarak değerlendirdiği Allianz Risk Barometresi Raporu da bu konuyu vurguluyor.

Benzer şekilde Avrupa ve dünya genelindeki kanun yapıcılar genişleyen tehdit ortamına yanıt olarak riskleri azaltmayı, siber saldırılara karşı direnci artırmayı; kritik altyapıyı, kişisel verileri korumayı amaçlayan kuralları ve regülasyonları yürürlüğe koyuyor. Örneğin NIS 2 yönergesiyle AB üyesi ülkeler genelinde güvenlik protokollerinin standardize edilmesi ve güçlendirilmesi, bu sayede Avrupa çapında en üst düzey ağ ve bilgi sistemi güvenliği sağlanması amaçlanıyor.

Dünya genelindeki hükümetler dijital yaşam tarzımızı korumak için yasalar çıkarmak üzere harekete geçerken pek çoğu Avrupa Birliği’nin liderlik rolü üstlendiğini düşünüyor. Avrupa; GDPR, PSD, PSD2 ve NIS2 dahil çeşitli yasal düzenlemeleri, teknik önlemleri ve uluslararası iş birliklerini kapsayan çok katmanlı bir yaklaşım benimsiyor. Bu tür yasal düzenlemeler getiriliyor çünkü hükümetler dijital altyapının toplumlarımızda ve ekonomilerimizde oynadığı kritik rolü anlıyor. Enerji şebekelerinin, ulaşım ağlarının, sağlık kuruluşlarının ve finans kurumlarının teknoloji bağımlılığı giderek arttıkça hem daha etkin ve verimli hale geliyorlar hem de ciddi siber saldırılara maruz kalabiliyorlar.  Bu nedenle üst düzey liderlere büyük sorumluluk yükleniyor ve yasal düzenlemelere uyulmaması durumunda ağır cezalar uygulanıyor. Siber güvenlik sorunlarının artık sadece teknoloji departmanının sorumluluğu olmadığı yaygın olarak kabul ediliyor. Bu sorunlar günümüzde en tepeden üretim sahasına kadar her seviyedeki kişileri ilgilendiriyor.

Precision AI yaklaşımı 

 İçinde yaşadığımız bu heyecanlı dönemde hızlı teknolojik gelişmeler, inovasyon ve büyüme için büyük fırsatları da beraberinde getiriyor. Bununla birlikte yeni fırsatları yakalayabilmek için yapay zeka söz konusu olduğunda riski azaltabilmek gerekiyor. Yapay zeka kullanan siber suçluların yarattığı tehditlerle mücadele edebilmenin tek yolu yine yapay zeka kullanmaktan geçiyor.

Siber güvenlik esas olarak bir veri sorunudur; yapay zeka teknolojisinin güvenlik sonuçlarını etkin bir şekilde iyileştirmesi için de yüksek kaliteli geniş bir veri havuzu olması gerekir. Bu ihtiyaca yanıt olarak bir süre önce kullanıma sunduğumuz Precision AI™ platformumuzu dünyanın her yanındaki ağlar, güvenlik duvarları, bulut varlıkları, uç noktalar ve güvenlik operasyon merkezlerinden derlenen küresel ölçekteki en büyük tehdit telemetri veri setlerinden biri üzerine inşa ettik.

Bu teknoloji belki de şimdiye dek gördüğümüz en zorlu tehdit ortamında şirketlere yönelik saldırıları gerçek zamanlı olarak engellemek için üretken yapay zekayı kullanıp makine öğrenmesinin ve derin öğrenmenin en iyi yönlerini bir araya getiriyor.

Dünya giderek dijitalleşirken siber güvenlik çözümlerinin, işletmelerin ve kuruluşların siber güvenlik teknoloji sistemlerini sadeleştirmelerine yardımcı olmak için bir platform yaklaşımıyla gerçek zamanlı koruma ve yüksek düzeyde otonom(otomatikleştirilmiş) güvenlik sağlamalarının çok önemli olduğuna inanıyoruz.

Esas olarak yapay zekaya karşı yapay zekayı kullanıyor, yani ateşe ateşle karşılık veriyorsunuz. Bu şekilde koruma seviyesini artırdığınız zaman sisteminiz öğreniyor ve tehditleri geri püskürtmek için adapte oluyor. Bu sayede en ciddi dış tehditlere rağmen fonksiyonların devamlılığı sağlanıyor.

Risk yönetimi şirketlerin yeni teknolojilerden tam olarak yararlanmasını sağlar

Yapay zeka iş dünyasında devrim yaratıyor. Yapay zekanın şirketleri dönüştürme ve hızlandırma olasılıkları, teknoloji sistemlerinin çok ötesine uzanıyor. Bununla birlikte yapay zekanın tüm avantajlarından yararlanmak için tehditleri değerlendirme, saldırılara karşı savunma kurma ve yeni açılan alanları yönetmek için ihtiyaç duyacağımız becerileri geliştirme konularını yeniden ele almamız gerekiyor.

Yapay zekayı siber güvenliğe entegre etmek sadece bir trend değil, bir zorunluluk. İşletmeler tehditleri tespit etmek için yapay zekanın gücünden yararlanarak, yapay zeka destekli savunma mekanizmaları kurarak ve tehdit istihbaratını proaktif olarak analiz ederek dijital altyapılarını güçlendirebilir.

Burada sadece siber saldırganların yetkinlikleriyle aynı düzeyde olmaktan değil onları aşmaktan söz ediyoruz. Yapay zeka evrilmeye devam ederken dijital varlıklarımızı koruma amaçlı stratejilerimizin de evrim geçirmesi gerekiyor. Siber güvenlikte yapay zekayı benimsemek hayatta kalmanın ötesinde giderek daha karmaşıklaşan dijital ortamda başarılı olmayı da gerektiriyor.