Küresel Risklerin Yeni Yüzü: Yapay Zekâ Çağında Dezenformasyon

0
617

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2024 Global Riskler Raporu’na göre yapay zekâ kaynaklı dezenformasyon, önümüzdeki iki yıl için en büyük tehdit olarak görülüyor. GYİAD Dijital Çalışma Grubu, 2025’te yürürlüğe girmesi planlanan yapay zekâ yasasının hem bireylerin haklarını koruma hem de teknolojik yenilikleri teşvik etme açısından dengeli bir yaklaşımı hedeflediğini vurguluyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2024 Global Riskler Raporu, yapay zeka kaynaklı dezenformasyonun önümüzdeki iki yıl içinde en büyük küresel tehdit olarak öne çıkacağını vurguluyor. Bu yılın risk sıralamasında birinciliğe yükselen yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon, geniş çaplı yapay zekâ modellerinin kullanım kolaylığı sayesinde, sofistike ses klonlamasından sahte web sitelerine kadar geniş bir yelpazede ‘sentetik’ içeriklerin üretilmesine yol açıyor. Bu süreçler hem bireylerin hem de kurumların bilgiye olan güvenini sarsıyor ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor. Bu bağlamda, hükümetlerin çevrimiçi dezenformasyon ve yasadışı içeriğin hem barındırıcılarına hem de yaratıcılarına yönelik yeni ve gelişen düzenlemeleri yürürlüğe koymaya başladığı görülüyor. Bu yeni düzenlemeler, yapay zekâ teknolojilerinin doğru ve etik kullanımını teşvik ederek, yanlış bilgilendirmenin yayılmasını önlemeyi amaçlıyor.

Dünyadaki ilk “Yapay Zekâ Yasası” 2025’te yürürlüğe girecek
Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerinin temel ilkelerde uzlaştığı, 2025’te yürürlüğe girmesi planlanan “yapay zekâ yasası”, teknolojinin getirdiği riskler ve fırsatlar arasında bir denge kurmayı hedefliyor. Yasada, yapay zekâ sistemlerinin risk seviyelerine göre sınıflandırılması ve bu sınıflandırmalara uygun düzenlemelerin getirilmesi planlanıyor. Bu adım, teknolojik yeniliklerle bireylerin haklarını koruma arasında kritik bir dengenin sağlanmasını amaçlıyor.

Yeni düzenlemenin iş dünyası üzerindeki etkileri
GYİAD Dijital Çalışma Grubu Eş Başkanlarından Ali Oğuz, yeni düzenlemenin hem bireylerin haklarını koruma hem de teknolojik yenilikleri teşvik etme açısından dengeli bir yaklaşımı hedeflediğini vurguluyor. Yapay zekâ sistemlerinin risk seviyelerine göre sınıflandırılmasının, teknolojinin etik ve güvenli bir şekilde gelişimini sağlayabileceğini ifade ediyor. Yakup Aydilek ise teknolojinin insan merkezli kalması ve insan temel haklarına olan etkilerinin değerlendirilmesinin kritik önem taşıdığına dikkat çekiyor. Bu düzenlemenin teknoloji şirketleri ve startup’lar üzerindeki etkilerinin rekabet açısından yakından takip edilmesinin önemli olduğunun altını çiziyor.

“Yapay zekanın doğru ve etik kullanımı önemli”
GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Özer yapay zekâ kaynaklı tehditler ve AB’nin yeni yasal düzenlemelerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunuyor: “Yapay zekâ, bu yıl Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Davos’taki yıllık zirvesinin de gündemiydi. Siyasiler ve iş dünyası liderleri yapay zekânın sunduğu risk ve fırsatları, ekonomiler üzerindeki etkisini konuştu. Yapay zekâ kaynaklı dezenformasyon, dünya genelinde giderek artan bir tehdit haline geliyor. Bu tehdit, sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda ulusal ve küresel güvenlik açısından da ciddi riskler barındırıyor. Bu durum, toplumsal kutuplaşmayı ve istikrarsızlığı artırarak hem ekonomik hem de siyasi alanda olumsuz sonuçlara yol açabilir. Dolayısıyla, yapay zekanın doğru ve etik kullanımı, bu tehditlere karşı korunmamızda hayati bir öneme sahip. AB’nin yapay zekâ yasası, bu riskleri minimize etmek için atılmış önemli bir adım.”

“Genç iş dünyamız yapay zekâ temelli çok sayıda girişimi içeriyor”
Mustafa Özer sözlerine şunları ekliyor: “Avrupa Birliği uzun yıllardır ülkemizin en önemli ticaret ortağı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacmi 2022’de 200 milyar dolara yaklaştı. 2023’te bu seviyenin de üzerine çıktığımızı öngörebiliriz. İhracatımızın yüzde 40’ından fazlasını AB ülkelerine yapıyoruz. Tıpkı Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nda olduğu gibi AB’nin dijital dönüşüm alanındaki olası mevzuatını hızlı bir şekilde benimseyerek rekabet avantajı elde edebiliriz. Genç iş dünyamız yapay zekâ temelli çok sayıda girişimi içeriyor. Bu girişimlerin AB pazarından pay alması için yapay zekâya ilişkin mevzuatı yakından takip etmeye ve paydaşlarımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz.”