Bazı etkinlikler vardır, hafızalarınızda yer alır ve unutulmazlar arasında kalır. ‘Dijital aura’ teması ile kurgulanan ‘bang. Art Innovation Prix’ ‘nin, 2018 yılı ana sergisi bunların başında geliyor benim için. Sergi, 42 Maslak Art!SPACE Gallery’de gerçekleşti. Sergi olduğu için belirli bir süre izleyicilerle buluştu ancak inovasyon danışmanlığı firması ArtBizTech’in çalışmaları devam ediyor. ArtBizTech’i ve ‘bang. Art Innovation Prix’ ’yi izlemeye almanızda yarar var. Etkinliği ’ Bilim ve teknolojiyi odağına alan sanat programı…’ olarak tanımlamışlar. Ben bunu bir adım ileri götürerek felsefe’yi de ekliyorum ve ‘Bilim ve teknolojiyi felsefe ile bağdaştırarak odağına alan sanat programı…’ diyorum. Emeği geçenlere şapka çıkarıyorum. Harika bir sergiydi!
İnovasyon danışmanlığı firması ArtBizTech tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen bang. Art Innovation Prix’nin, 2018 yılı ana sergisi 42 Maslak Art!SPACE Gallery’deydi. “Dijital aura” temasıyla izleyiciyle buluşan sergide, dünyada son dönemde tartışılagelen teknolojik ve bilimsel unsurları, sanatla buluşturan eserler yer aldı. Bu eserler, yapay zeka ve insan ilişkisi, ütopik kent tipolojileri, biyomimetik yapılar gibi farklı kurgular kullanarak, günümüzün yeni estetik yargıları ve yeni kavramlarını teknoloji üzerinden sorguluyor.
ArtBizTech Yönetici Ortağı Emrah Yayıcı, “ArtBizTech olarak Türkiye’deki inovasyon alanına sanatla derinlik katmak hedefiyle hayata geçirdiğimiz bang. Art Innovation Prix’de son aşamaya geldik. Sergideki eserler 5 aylık bir çalışmanın ürünü. Umuyoruz ki iş dünyasından sanata, hayatımızın her alanındaki yenilikçi fikirlere ilham veren bir iş olur” dedi.
En yeni teknolojik ve bilimsel unsurlar sanatla buluştu
Program dahilinde, yeni medya, biyo sanat, kinetik sanat ve veri sanatı gibi, teknolojik ve bilimsel unsurları barındıran sanatsal çalışmalar hayata geçirildi. Bu yılki sergide de, biyo-elektromekanik ve ses enstalasyonları, ütopik kent topolojileri, biyomimetikten yola çıkarak oluşturulmuş yapılar, yapay zeka ve insan arasındaki ilişkilere değinen işler, istatiksel verilere bağlı oluşturulan interaktif projeler gibi eserler izleyicisiyle buluştu.
Dahil ol! Keşfet!
Küratör Esra Özkan, sergide benimsenen yaklaşımı, “bang. Art Innovation Prix sergisi, insan ve makine arasındaki bağı sanat, bilim ve teknoloji alanlarında ele alıp, yeni estetik yargıları, oluşan yeni dili ve kavramları teknoloji üzerinden sorgulayarak yeni tartışmalar açıyor. Sergi, izleyicinin sessiz bir anı bularak deneyime dahil olmasını, eserin yaratım sürecini keşfetmesini ve eserle organik bir bağ kurmasını; sanatçının ise izleyicinin sessizliğini anlamasını ve gerçekleşen deneyimle bağ kurmasını ele alıyor. Bu yüzden, hem izleyicimize hem de sanatçılarımıza ‘Dahil ol ve keşfet!’ diye sesleniyoruz” sözleriyle ifade etti.
İş, teknoloji, bilim ve sanat dünyasından isimler de destek verdi
bang. Art Innovation Prix programına, güzel sanatlar, mühendislik, tasarım, biyomedikal gibi farklı disiplinlerden kişiler, inovasyona ilham veren projeleriyle başvuruda bulundu. Alınan başvurular iş, teknoloji, bilim ve sanat dünyasının önde gelen isimlerinden oluşan jüri tarafından, estetik yargı, inovatif çıkarım, özgünlük ve sanatsal metin bütünlüğü gibi kriterlere göre değerlendirildi. Sergilenecek 20 eserin sahipleri, yine ilgili alanlarda uzman 50 kadar profesyonelden yorumlar ve fikir anlamında mentorluk aldı. 5 aya yakın bir süreç içerisinde geliştirilerek son haline getirilen eserleri, serginin ardından, yıl içerisinde farklı mekan ve organizasyonlarda da, farklı seçkiler halinde görmek mümkün olacak.
bang. Art Innovation Prix 2018 jürisinde yer alan ve mentorluk desteği veren isimler www.bangprix.org adresinde görülebilir.
Projeleri bang. Art Innovation Prix 2018 programında sergilenen eser sahipleri:
Ayfer İdil Kemaloğlu, Ayşe Hilal Ateş, Damla Yücebaş, Elif Bozlak, Engin Kaya, Ersin Öztürk, Galip Argun, Gökhan Bağcılar, Hale Arslan, Hamza Kırbaş, Hazal Fırat, İlayda Yeşilova, İlker Çetin, Kıvanç Sert, Mert Bayraktar, Mustafa Yıldırım, Nezihe Karakaya, Ozan Atalan, Selin Karcı, Sinan Kolip, Umut Reyhanlı
Eserlerin tümü etkileşimli çalışmalar. Bu yüzden resim ve yazı ile aktarılması kolay değil. Karşılaşma fırsatı bulursanız muhakkak deneyimleyin.
Bütün çalışmalar aklımda kalıcı yer aldı. Hepsinin detaylarını aşağıda bulabilirsiniz. Kıvanç Sert‘in saklama kapları ile gerçekleştirdiği ‘Laylom‘ isimli çalışma, dünyadaki her objeye ne kadar farklı şekillerde bakılabileceğini bana gösterdiği için ayrıca belirtmek isterim.
Sanatçı künyelerini sizinle paylaşmak istiyoruz:
Ayşe Ateş
Aquaponic
Balıklar, Bakteriler ve Yenilebilir bitki türleri, 2018
Alternatif bir sürdürülebilir üretim yöntemi olan akuaponik sistem; su ürünleri yetiştiriciliği (akua kültür) ile topraksız tarımın (hidroponik sistem) birleştirilmesinden oluşur. Akuaponik sistemde, bitkiler, balıklar ve yararlı bakteriler simbiyotik bir döngü içinde yaşarlar. Bitkilerin gübre ihtiyacı balık havuzundaki suyla karşılanır. Balık dışkıları, dışarıdan müdahale gerektirmeden doğal olarak kolonize olan bakteriler tarafından, bitkilerin özümleyebileceği besin haline getirilir. Bitkilerin emerek filtrelediği su ise balıkların yaşamasına olanak verecek temizlikte yeniden havuza döner, yaşam döngüsü bu şekilde tamamlanır ve devam eder.
Geri dönüştürülebilir’ bir malzeme olmasına rağmen çok ender dönüştürülen ve doğada çözülmeyen plastik, kaybedenin hiç olmadığı, herkesin kazandığı bir ekosistemin temsili olan bu canlı heykelde bitkilerin yaşayacağı alanı sağlar.
Damla Yücebaş
Fluctuation
Işık enstalasyonu /
2018
185x140cm.
Fluctuation, görsel algı ve yanılsama üzerine kurulu bir ışık yerleştirmesidir. Sürekli hareket ve değişim halindeki evrende gerçekliğin dinamik ve rastlantısal şekilde belirmesini örüntü dalgalanmaları ile temsil eden eser, insanın belirsizlik ile ilişkisine odaklanır. Düzen yaratmanın daha fazla düzensizliğe neden olduğu bir evrende, insanın bilme, kontrol etme ve öngörme yoluyla belirsizlikten kurtulma çabası sonucunda daha fazla belirsizlik yaratıp yaratmadığı sorgulanır. Reel ve virtüel görüntülerin kumaş yüzeyinde üst üste getirilmesiyle görsel bir ilüzyona alan açılır. İzleyici kumaş yüzeyinde netleşen veya belirsizleşen alanlar aracılığıyla eser ile etkileşime girer. Bu yanılsamalı etkileşimden doğan bir “imajın içindelik” hissiyle, zamansal ve mekansal olarak izleyiciyi içine çeken ve imgeye dahil eden bir deneyim ortamı üretilir. Bu sayede kişinin deneyimine bağlı öznellik anları yaratılır.
Elif Bozlak
İçindeki Müzik
2018
Arduino, Rasberry pi, led, ses tasarımı
İçindeki Müzik projesi, genetik kodlarımızdaki küçük farklılıklar olan mutasyonların müzik ve ışık sinyallerine dönüştürülmesiyle oluşturulan bir yerleştirmedir. Yanlış anlaşıldığı düşünülen mutasyon kavramının anlaşılmasını kolaylaştırmak için oluşturulan bu projede kullanılan mutasyonlar ‘de novo’ olarak da bilinen sadece bireye özgü mutasyonlardır.
Projede, ilk olarak mutasyonların genom üzerindeki pozisyonları ve birbirlerine olan uzaklıkları hesaplanmıştır. Bu uzaklıklar gitar teli baz alınarak frekans sinyallerine ve sonrasında müziğe dönüştürülmüştür. Son olarak müzikle eş zamanlı ilerleyen LED sistemi eklenmiştir. Böylece o anda dinlenen mutasyonun genomdaki yerinin gösterilmesi sağlanmıştır.
Deneyimlemek için lütfen öncelikle çemberin içine girin ve kulaklığı takın. Gördüğünüz butonların her biri farklı bir bireyi temsil etmektedir. Butonlardan herhangi birini açtığınızda o bireyin mutasyonlarından oluşturulan müziği dinleyebilecek aynı zamanda mutasyonların 1’den 22’e kadar hangi kromozomlar üzerinde olduğunu LED sinyallerinden görebileceksiniz. Böylelikle her bir birey için ortaya çıkan farklılıkları keşfedebileceksiniz! Bakalım tüm bireyler arasındaki iki kardeşi bulabilecek misiniz?
Ersin Öztürk
Yaşam Üçgeni / Triangle of Life
2018
Elektromekanik sistem, ses tasarımı
Yaşam Üçgeni, yaşama dair çeşitli kavramlar hakkında izleyiciye / dinleyiciye bir sorgulama alanı sunar. Alanın kurgusu üçgen sembolü ve bunun yaşamsal çıkarımları üzerine kuruludur. Bu alanda kurulan elektromekanik ve ses enstalasyonu bir fikir vermekten ziyade sorgulama zincirinin parçası olabilecek bir düşünce üretim aracı olarak değerlendirilir. Üç kanal ses ve üç enstalasyon konsepti üzerinde şekillenen alan; geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek üzerine imgeler sunarken, ses kompozisyonunun iç dinamiklerinin yarattığı soyutlanma duygusu ile etkileşimi arttırmayı amaçlar. Alt, orta ve üst frekans seslerin uyumlu hareketleri alanın sembolik yapısının bir tamamlayıcısıdır. Yeryüzünün çeşitli biyolojik öğelerini kullanan üç enstalasyon ögesi, bireyin uzay-zaman yolculuğuna dair akışın dinamiklerine bir göndermede bulunur.
Hale Arslan
İnsan Neden Saldırganlık Gösterir?
2 Kanallı Video, Interaktif Deneyim
2018
Şiddet, tarihten günümüze insanın, özellikle çocukların maruz kaldığı en dramatik, en travmatik olaylardan biridir. İnsan bedenine ve ruhuna yapılan şiddet yapıtlarımın temel sorunudur.
Çocukluğumda yaşamış olduğum travmatik olaylar şiddet ile yeniden yüzleşmeme ve şiddeti kavram olarak yeniden ele almama sebep oldu. Şiddet nesnelerinin vurma anında çıkarmış olduğu sesi ve yine vurma anında nesnenin uygulamış olduğu basıncı kullanarak yeni bir ifade alanı oluşturup şiddetin yaratmış olduğu tahribatı herkesin gözlemlemesini ve deneyimlemesini amaçlıyorum.
İnsan neden saldırganlık gösterir? projesi, şiddet nesnelerinin vurma eylemi ile gerçekleşen şiddetin izini bulma sürecinde elde edilen ses basıncını/ses gücünü araştırarak şiddetin yaratmış olduğu tahribatı ses ve görüntü üzerinden anlatılması üzerine kurgulanmıştır.
Hamza Kırbaş
“The Medium is the Message”
Neon
2018
“The Medium is the Message” projesi, uluslararası tek işaret dili olan ‘Gestuno’ alfabesi ile bir slogan olarak izleyiciye sunulmuştur. McLuhan ‘Araç mesajdır’ diyerek şöyle der; Bir medya (araç) bizim algımızı şekillendirir ve yeniden şekillendirir. McLuhan’a göre, aracın gerçek içeriği kendisi araç ise insanın uzantısıdır ve bu uzantı, akla gelen her şeyi kapsar. McLuhan; Dünyada gelişen teknolojiyle birlikte özellikle iletişim araçlarının ilettiği mesajlardan daha çok insanlara bir çeşit mesaj verdiğini ve bu yüzden toplumun değiştiğini anlatır. İçerik yerine biçime eğilmemiz gerektiğini söyler. Bu noktada İçerik daima belli bir şekilde vardır ve bu biçimin dinamiği tarafından bir dereceye kadar yöneltilir. Eğer araç bilinmezse mesaj da bilinmez. Bu anlamda, araç ortak iletidir. ‘’ The Medium is the Message” projesinde, mesajın içeriğini işaret dili oluşturmakta ve mesajın kanalını da (araç) neon ile izleyiciye sunulmaktadır. Mesajın içeriği izleyicinin algısına sunularak, dil ile yapılan iletişim modeli görsel bir iletişim modeline dönüşmesi hedeflenmiştir.
Hazal Fırat
Free Fall
Video Loop
2018
Tekil stratejilerin yarattığı dil ve düzen içinde, bitmek bilmez söylemler yerine, iyi yaşamı tartışmak; bizi, gücün ve bilginin inşası konusundaki rolümüz hakkında daha açık ve kapsamlı bir teoriye yönlendirebilir. Hiçliğe karşı koymanın tek yolu varlığı benimsemektir. Free fall, veri sanatı üzerinden toplumda cinsiyet eşitliğine dikkat çekmek üzerine kurgulanmıştır. Medeni Haklar Yasası’nın cinsiyet ayrımcılığını yasa dışı kabul etmesinin 50 yıl geçmesi üzerine toplum nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar(49,7) değişen dünya üzerine yapılacak düzenlemelerde yer almalıdır. Günümüzde parlamentoda yer alan kadın üye oranı %24 iken, %82’sinin psikolojik şiddet gördüğü ve %44’ünün ölüm ve gasp tehdidi aldıkları rapor edilmiştir (UN WOMEN). Her üç kadından biri şiddete maruz kalırken(%33), partner ve aile tarafından şiddet görenler toplamın %71’ini oluşturmaktadır (WHO). Dünya genelinde %45 olan kadınların ekonomiye katılım oranı, son 20 yıllık çizelgede nüfus artışına kıyasla düşmüştür. (WORLDBANK).
İdil Kem
UBIQUITOUS
Fotoğraf, lasercut, 3D baskı, VR
2018
Aradığımız birçok sorunun cevabı doğada gizlidir. Aristoteles’in taklit etme kavramı, sanatın rolünün aslında doğanın imitasyonu olduğunu, sanatsal yaratma ediminin temelindeki kuramsal ilkeyi belirtir. Ubiquitous projesi hem doğadan ilham alarak hem de doğayı tekrar ederek; biyomimikri ve biyofili kavramları çerçevesinde yeni bir yaşam alanı ortaya sürerek kentleşme konusuna farklı bir bakış açısı getiriyor. Doğanın kent yapısını daha büyük bir ölçeğe taşımak hem de doğada mutlak olan matematiksel düzenin ve altın oranın kente yapısında da var olduğu anlamına geliyor. Ortaya çıkan biyofilik tasarım hem her yerde olabilir hem de hiç bir yerde.
Doğayı mimitize etmek için seçilen Liken doğada homojen tabakalar şeklinde bulunmaktadır. Liken’in ağaç gövdesindeki habitasının yarattığı form ve her yaşam formunun birbirleri arasındaki orantı, Liken formu üzerinden yaratılan yaşam alanının gelecekteki olası yayılma planı olabilir.
Somuttan soyuta geçiş arasındaki araştırma çizgilerini de ortaya koyan proje, Liken’in kendisinden yola çıkarak amorf şeklin geometriye oradan da dijitale aktarımını ve bu olası yaşam alanının deneyimini sizlere sunuyor.
İlayda Yeşilova
Iso-line
Arduino, Sensor, Interaktif Deneyim
2018
İzleyici ile etkileşimli olarak gerçek zamanlı deneyimlenebilen Iso-line projesi bireylerin toplumda yaşadığı izole edilme hallerini ele alır.
İnsanın benlik olarak sıkışıp içinden çıkamadığı zamanlar ve mekanlar vardır. İçinde bulunduğu bu fiziksel ortamdan kaçmak isteyip, terk etme eğilimi gösterse de bazı anlarda bunu başaramaz. Başaramadığı anlarda ise kendini toplumdan ve diğer bireylerden izole etmiş olur. Bireyin yalnızlığı seçip iç dünyası ile yalnız kalabileceği bir alan yaratırken, kendini dış dünyaya karşı soyutlar ve çevresindeki diğer bireyleri yok sayar. Bu yok sayılma durumu ise diğer bireyleri yalnızlığa iter, böylece bireyin isteği dışında gerçekleşen bir yalnızlık durumu oluşturur. Iso-line sosyal izolasyonun beraberinde getirdiği yalnızlığın bir seçim ve zorunluluk olduğu algısını iki farklı perspektiften yansıtmayı amaçlar. İzolasyonun temeli olan bu iki durum paradoksunu insanlara gösterebilmek için soyut temsilleri kullanır.
İzleyici enstalasyon ile etkileşimini, enstalasyona fiziksel olarak yakınlaşarak oluşturur. Etkileşim olduğu süre zarfınca Iso-line, ziyaretçilere izole olma eylemini temsili olarak hem deneyimleyebilme hem de gözlemleyebilme olanağı sağlar.
Kıvanç Sert
Laylom
Sensor, Motor, Kutu
2018
Teknoloji, giderek otomatikleşmekte ve insan müdahalesinden uzaklaşmakta. Teknolojinin ürünleştirilmiş hallerine müdahale edemiyoruz. Bir yandan ise otomatikleşmenin bir sonucu olan kontrol etme arzusu, aslında insanın kendisini kontrol ediyor. Bu noktada insan-robot ilişkisine tekrardan bakıp, aralarındaki iletişimi çift taraflı kılmak, bir dizi yarı-zekalı kutunun amacı olabilir. Kumanda ve robot haricinde ses, ışık, hareket ve dokunma gibi dış etkenler de bir komut aracının görevlerini yerine getirebilir. Kontrol mekanizması olan insanın karşısında her komutu cevaplayan bir kutu yerine kendi kararları olan ve rastlantılara tepki veren bir kutu, var olan insan-robot ilişkisini değiştirebilir. Laylom’un içinde barındırdığı mekanizması ve teknolojisi karakterlerinin yapısına işaret eder. Rastlantısal çalışan bu akıllı olmayan robot, her isteğe cevap vermek yerine fiziksel olarak yorulabilir. Bu gibi durumlar yine kendi karakterine işaret eder. Şehirden toplanarak var olan nesnelerin -şehirdeki ucuz ve ulaşılabilir parça ve yarı mamullerin – (oyuncak motoru, saklama kabı…) birleşiminden üretilen Laylom, alışılagelmiş mükemmel robot algımızı ve robot üretiminin erişilebilirliğini değiştiriyor.
Mert Bayraktar
Sensory Vortex,
Led, Sensör, Saydam Organze Kumaş
2018
Sensory Vortex, insanların fiziksel eylemlerini bir tekstil objesi üzerinden sanal ortamda kodlayarak onları istiflemeyi amaçlar. Proje, genel olarak tekstil malzemesini merkezine konu alır. Tekstiller, insanoğlunun doğumundan(kundak) ölümüne kadar ölümüne (kefen) bedeninde hep var olup, onun bir parçası oldu. Bugün ise, teknolojinin olanaklarından yararlanarak üretimi gerçekleşen Sensory Vortex, bu tekstil malzemesine bir nitelik kazandırmayı amaçlıyor.
İç bölmelerinde beyaz led ışıklar yerleştirilmiş, tül kumaştan tasarlanan bu tekstil objesi, bir prova mankeninin üzerinde giydirilmiştir. Bu obje, dış dünyayla/ izleyiciyle sürekli bir iletişim halindedir. Kinetik sensörler bu objenin içerisinde yerleştirilmiştir ve her şey bilgisayara bağlıdır.
İzleyici esere yaklaşırken, sensörler harekete geçer ve içerisindeki led ışıklar renk değiştirmeye başlar. Bu Sensory Vortex’in izleyicinin varlığını algılayıp, onun ‘o an’da ‘orada’ olduğunu gösteren bilgileri toplar. Bu proje, temelinde sırtını ilişkiselliğe ve interaktiviteye yaslar ve gerçek dünya ile sanal dünya arasında bir nevi köprü görevi görür. Sürekli bir birikme halinde olan kod izlenceleri, bilgisayarda bir akış halindedir.
Nezihe Karakaya
Kinestetik Resim
Biyosensör Dataları, Performans,
2018
İnsan anatomisine biyokimyasal olarak baktığımızda, elektrik akımlarımız sayesinde; düşünüyoruz, öğreniyoruz, kaslarımıza komut veriyoruz, hissediyoruz. Beyindeki nöronların sinaptik bağlantıları, bu işi kişiye özgü bir biçimde meydana getiriyor. Çakra, tinsel ve parapsikolojik bir kavramdır ve elektromanyetik alanımızdır. Yoga felsefesine göre insan vücudundaki 7 enerji merkezi olan çakralara, renk ve ses çerçevesinde yaklaşıyorum. Işığın rengi, bedende hangi bölgenin ağırlıklı olarak performe edileceğine dair bir çakra rengi göstergesidir. Her rengin dalga boyuna denk gelen belli bir frekansta çalan müzik, bedenin, fiziksel- eterik- duyusal katmanlarını okumak için güçlendirici dış etmen olarak kullanılmıştır. Beden, içinde bulunduğu ışık ve sesten, iç ve dış etkenlerin sonucunda hangi renkte ya da renklerde auraya bürünecektir? Bu renkleri görünebilir kılmak için, her renk ve nota için 7 çeşit çakraya yönelik asanalardan oluşan hareket kompozisyonu gerçekleştirdim. Dans, tüm enerji alanlarının oluşması için kinestetik ana malzemedir. Bu enerji alanlarını görmek için kullanılan teknik, bedenin ısı enerjisi değişimlerinin gözlemlenebildiği okuyucu biyosensör arayüzü olan bir yazılımdır. Tüm dataları, gelişmiş kirlian metodu ile bilgisayar ortamına aktarmıştır.
Ozan Atalan
Hala Oyunu Anlamaya Çalışıyorum
Video Projeksiyon, Taş, Ağaç, Kağıt Üzerine Dijital Baskı, Saat Mekanizması
2018
Çocukların iç dünyası ana akım algıda genelde renkli olarak yerini almıştır. Benzer şekilde, “içimizdeki çocuk” deyimi sıkça karşımıza çıkmaktadır. Peki ya içimizdeki çocuk dünyada olup bitenleri kaygıyla izleyip karanlık bir oyunda anlamaya çalışıyorsa? Bir başka deyişle bu bir olup biteni anlama oyunuysa? Küresel ısınma, ekonomik krizler, doğal felaketler gibi çağdaş varoluşsal anksiyetelerin hayatlarımıza fazlaca müdahale ettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kaygıların temelinde ise insan-doğa arasındaki ayrımın yattığını düşünüyorum. Tanımsız bir çocuk oyununa analojik olarak bağlanan bu video enstalasyon, karanlık bir atmosfer yaratarak önündeki kültür-doğa ayrımını anlamaya çalışan, ona bir türlü anlam veremeyen, bu yüzden videoda yüzü sürekli dağılıp kendini bulamayan bir çocuk portresini HTML kodlarıyla kaplanmış taşlar ile birimleri dallarla değiştirilmiş saat mekanizmalarını bir araya getiriyor.
İzleyici, incelemek için objelere yaklaştığında, projeksiyon ışığından ekrana vuran gölgesini de videoya dahil ederek deneyimin bir parçası haline geliyor ve bu durum, Platon`un Mağara Alegorisine de gönderme yapıyor.
Selin Karcı
Largo II
FM Radyo Alıcı Devreleri
2018
Largo II, tüm anlamlarının tarihsel incelemesinin ardından, kendini (radyoyu) ve kendine benzer bütün teknolojileri yeniden yorumlamaya çalışır. Radyonun kendi tarihinden seçtiği örnekleri, tasarım, müzik, kültür ve sosyoloji bağlamlarında özümseyip bu örnekleri kendi üzerinden yansıtır. Kablosuz sistemlerin kapalı kutularına, bu sistemlerin erişilebilirliklerine, otoriteye, müziğe ve müzikle özgürleşmeye gönderme yapar. Tasarım ve erişilebilirliğe dair söyleyeceklerini kendi formu, teknolojisi ve materyalleri üzerinden aktarır. Tarihte, kitlesel iletişimin önemli bir parçası olan radyonun bir otorite aracı olarak kullanıldığı yıllara geri dönerek, nesne ve içerik ikilisinin insan, hatta toplum üzerindeki etkilerini tartışır. Bunu yaparken ise radyonun çalışma gereksinimleri ve kabuğu üzerine uygulanmış görsel ve metinlerle izleyicisine bu çerçevede yeni bir bakış açısı sunar. Kontrolü dışında ürettiği içerik ve oynanmaya, değişmeye açık hali özgürlüğe dair kendi söylemini yaratır. Tüm bunların bütününde, oluşturduğu maddi ve anlamsal düzlemde tüm eforunu aslında kendini olabildiğince açmaya, anlatmaya ve sorgulatmaya harcar.
Engin Kaya- Sinan Kolip
Enstan-tane
2018
Robot kol, sensör, servo motor, fotoğraf makinası
Robotlar, insanlar tarafından yaratılan ve insanların kullanımına sunulan cihazlar olarak bilinse de günümüzde bu durum yavaş yavaş değişmektedir. Robotların öğrenebilmesi ve öğrendikleri üzerinden çıkarımlarda bulunabilmesi zamanla onları kendi kararını verebilen bağımsız varlıklara doğru evrilmesini sağlamıştır. Enstan-tane projesi, temelinde bizlerin sürekli olarak yönlendirdikleri robotlar ile bir robot kolun bağımsız yönlendireceği izleyici arasındaki ironik bağı ele almaktadır. Enstan-tane fotoğrafınızı çekebilmesi için ulrasonik bir sensöre sahiptir ve kamera odağına göre sizi yönlendirmek için el ileri, geri, sağ ve sol hareketleri yapacaktır. Bu noktada sizden daha öncesinde belirlenmiş duruş pozisyonlarından birisini yapmanızı beklemektedir. Sergi boyunca Enstan-tane ‘in vizöründen çekilen pozlar etiketlenen görseller, etiketler üzerinden otomatik olarak birleşerek her gün yeni bir fotoğraf çekecek ve sergileyecektir.
Umut Reyhanlı
İşitsel Uzam
2018
Bilgisayar, consender mikrofon, amfi hoparlör
İşitsel uzam projesi, sıralı ses kayıtları aracılığıyla zamanı belirli dilimlere bölüp bir sonraki zaman diliminin üstüne bindirmeyi ve mekânın işitsel kaydını tutarken aynı zamanda mekânı tanımlayan bedenselliği imlemeyi hedefler. Galeriye gelen izleyiciye mekânın ondan önceki işitsel belleğini-bedenselliğini sunarken, mekânın bir parçası olarak izleyiciyi bu belleğe-bedene dâhil olmaya teşvik eder ve hatta zorunlu kılar. Yerleştirmenin çalışma prensibi, düzeneğin sıralı biçimde 30’ar saniyelik ses kaydı alması ve bu kaydı çalması üzerine kuruludur. Başlangıçta cihaz mekânın 30 saniyelik ses kaydını alıp kayıt bitince aldığı kaydı hoparlörden çalmaya başlayacak, bu sırada aktif olan mikrofon cihazın çaldığı kaydı, aynı süre zarfında, o anki ortam sesiyle birlikte kayda almaya devam edecektir. Mekânın 30’ar dakikalık işitsel kayıtlarından oluşan bu döngü otomatik olarak sergi boyunca devam edecektir.
Galip Argun, Gökhan Bağcılar, İlker Çetin, Mustafa Yıldırım
Yavuz’un Hayaleti
Oculus Rift VR, 2018
Devletlerin tarihine şahitlik etmiş her araç, onların gerçekçi simgeleridir. Yavuz Zırhlısı da SMS Goeben, 1914 – 1930: Yavuz Sultan Selim, 1930 – 1936: Yavuz Selim, 1936 – 1954: Yavuz, NATO isimleriyle pek çok devletin varlığına şahitlik etmiştir. İçinde kadim antlaşmalara imza atılmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne ve Birinci Dünya Savaşı’na şahit olmuş, genç Cumhuriyet’in belli bir müddet bayrak taşıyıcılığını üstlenmiş, tarih sahnesinde önemli bir görevi de icra ederek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naşını İstanbul’dan İzmit’e taşımıştır. Tarihinde defalarca tamirata alındı ve gördüğü hasarlar tamirat neticesinde giderildi ve 1971 yılında sökülünceye kadar iki imparatorluk, bir cumhuriyet tarihinde unutulmayacak yer edindi. Yavuzun Hayaleti projesi, günümüze ulaşamayan Yavuz Zırhlısı’nın tarihe şahitlik etmiş her bir parçasına gerçekçi görsellik kullanılarak ulaşılması amaçlanmaktadır. Ziyaretçiler, Yavuz zırhlısına ait her şeyi gerçekçilikle hissedebileceklerdir.